23 Eylül 2011 Cuma

Edebi bir eğlence olarak din

Amerikalı düşünür, yazar Ralph Waldo Emerson diyor ki:

Bir çağın dini, bir sonrakinin edebi eğlencesidir. 



Çok beğendiğim, takdir ettiğim bir tespittir fakat biraz eksiktir de. Neden doğrudur? Helenistik dönemin o bütün mitolojik tanrılarını edebiyatta, hatta yeri geldiğinde sinema ekranlarında kullanıyoruz. Aslına bakarsanız Tanrı'nın varlığını reddeden herhangi biri bütün bu tanrıları reddetmektedir, İslam'a inan biri ise sadece bir Tanrı eksik reddetmektedir, zat-ı muhterem Allah. Gel gör ki, eski Yunan'da birçok insan Zeus'u, Afrodit'i reddettiği için idama mahkum edilmiştir, günümüzde bu Tanrılara değer veren herhangi bir kimse bulunmamaktadır bilinen veriler içerisinde. Neden eksik bulduğuma gelince cümleyi, bir sonraki çağda değil eş zamanlı yaşadığımız toplumların dinleri bile edebi eğlence olabilmektedir. Hindistan'da ineklere gösterilen değer, Tao inancına göre ölüler için yakılan nesneler, İslam inancına göre Tanrı için kurban kesmeler bunlara örnek olarak gösterilebilir. İşin trajikomik yanı şudur ki, herkes birbirinin inancına saygılı görünüp arkadan dalgasını geçmektedir.

İngiliz bilim kurgu yazarı Douglas Adams'ın bir sözü ile bitirelim yazıyı:

Bir köşesinde meleklerin olduğuna inanmadan da, bir bahçenin güzel olduğunu görmek yeterli değil midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder