5 Ekim 2011 Çarşamba

Bülent Ecevit'e: Aydın kişi değiştiricidir

Sayın Turan Dursun, "Ünlülere Mektuplar" isimli kitabında, çoğunluğunu politikacılara ya da parti genel başkanlıklarınına gönderdiği mektuplarının bazılarını derlemiş ve yayımlamış. Bu mektupların muhattapları arasında Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Bülent Ecevit, Melih Cevdet Anday, Kemalist Ülkü Dergisi, İlhan Selçuk gibi isimler de var. Hepsini burada teker teker paylaşmam elbette büyük emek ve vakit istiyor, ben en çok ilgimi çeken mektupların bazılarının tamamını bazılarını ise kısım kısım paylaşacağım bu blogda.



Bülent Ecevit
DSP Genel Başkanı,

Hemen belirtmeliyim. Senin için, sol kesimi ele alarak, "böldü" diyenlerden değilim, "öldü" diyenlerdenim. Verdiğin ödünlerle öldün sen. Çağa, ileriye gözlerini yumdun, din ve gelenekler kesimini seçtin. Politika için üzerinde bulunur göründüğün çizgini yedin.

"En büyük halk değil, en büyük Allah" dedin. Eridikçe eridin, tükendikçe tükendin. Ve öldün. Kokuyorsun da artık. Ama bu ölülük ve kokuşmuşluk içinde bile sende, - pek az da olsa- dirilme olasılığı gördüğüm, belki de görmek istediğim için bunları yazıyorum.

Senden en son aktarılanlardan: "Halka ters düşmemek koşuluyla laikliğe bağlıyız".Ya da bu anlamda. Ülkemizde çapı, düzeyi belli politikacı bunu söyler. Gerçek anlamda laikliğe bağlı ve çağdaş aydının böyle bir şey söyleyemeyeceğini sen de bilirsin. Laiklik ilkesini benimsemiş kimse, bir koşula bağlamadan bu ilkeyi benimsediğini ortaya koyar. Hele "halkın dini duygularına", "halkça benimsenegelmiş inanç ve geleneklere ters düşmemek" koşuluna hiç bağlanmaz. Böyle bir koşula bağlanılsaydı hiçbir yerde hiçbir topluma getirilemezdi. Bu ilke, toplumdaki dine, inanca ve geleneğe RAĞMEN benimsenip getirilmiştir, ters düşerek!

İslam'ın içinde şeriat da var, dahası; şeriat, İslam'ın ta kendisi. Öyleyken, "ters düşmeden" laiklik ilkesini nasıl savunursun?

Kaldı ki, bu konuda ters düşmeden kaçınan kişi çağdaş olamaz, aydın olamaz. Aydınlar adı verilen "sürü"ye katılmış olsa bile. Çağdaş ve aydın kişi dinamiktir, değiştiricidir. Değiştirmelerse, ters düşmeden olmaz.Değişmeden ve değiştirmeden yana olan kimse, dinin ve geleneklerin değişmez kalıpları içerisine girmez, girerse işlevini üstlenemez. Gerektiğinde, kalıplara, kurallara meydan okur. Doğaldır ki, bu arada birçok ters düşmeler, incinmeler, incitmeler olur, kaçınılmazdır bu.

Sen bunları bilmez olur musun?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder